Doğumdan sonra eşinizin görevleri..

Doğumdan sonra kadının eski hayatına dönmesini sağlayacak kişi eşidir..
anne olmak, doğum, bir kadına muhteşem duygular tattırmasının yanında, yeni sorumluluklar, görevler, alışyepyeni bir ılması gereken yepyeni bir hayatı da yanında getiriyor..
Kadın, hamileliğinden itibaren, hem fiziksel olarak, hem ruhsal ve hem de psikolojik değişiyor, bambaşka bir hayata adım atıyor. Doğumla birlikte, hem uykusuz gecelere, hem bebeğine süt üretebilmek için yepyeni bir yemek düzenine, hem de bebeğinin hep yanında olmak için yepyeni bir hayat düzenine geçiş yapıyor..
Ben gezmeyi çok seven bir insanım. Hem de çalışan bir bayanım. Bebişimden önce her hafta sonu eşimle cebimizde aylık akbil, o semt senin bu semt benim, İstanbul turu yapardık. Şu an bebişim 8 aylık, ve geçen hafta çok dışarı çıkarttım diye hasta oldu. O yüzden kaç gündür evdeyim.. Kuzumu iyileştirmek için.. Eşim de dışarılarda.. O bebekten önceki hayatımıza tek başına devam ediyor.. Üstelik ben ona kendimi anlatamıyorum.. Hatta ona herhangi bir söz edecek olsam, yine başlıyoruz diyor ve beni dinlemiyor bile.. Artık konuşamıyoruz.
Oysa ben ondan, bebekten önceki zamanlarımızda olduğu gibi beni çok sevmesini, bana şevkat göstermesini, bu fedakarlıklarımı görmesini, takdir etmesi, beni anladığını göstermesini bekliyorum..
Yani geceleri saat başı uyanıp, her gün azıcık uykuyla dolaştığımı bilsin..
Gün içinde bebeğime süt olsun diye sürekli yiyecek bir şeyler hazırlayıp yemeye çalıştığımı görsün..
Bebeğimin besin alerjisi olduğundan bir sürü gıdayı yiyemiyor oluşumun verdiği kötü psikolojiyi anlasın, bana hak versin.. İnanın sadece bu bile insanın bir süre sonra psikolojisini bozuyor.. Ben bu durumumu size "Bebeğimin besin alerjisi var" adlı konumda ayrıca yazdım. Canım çikolata istiyor, pastanedeki her türlü tatlıyı istiyor, ekmeğime tereyağı ya da kaymak sürüp üstüne bal koyup yemeği istiyor.. Döner, kebap, çilek.. yiyemediğim ne varsa yemek istiyorum ve sebze yiyip duruyorum..
Bu güzel bahar havalarında herkes gezerken evde oturmak zorunda olmanın verdiği psikolojiyi anlasın..
İkimiz de çalışıyor olmamıza rağmen evdeki her işi benim yapıyor olmamın verdiği psikolojiyi ve beden yorgunluğunu anlasın.. Yardım beklediğmde oflayıp poflayıp kendini dışarılara atmasın..
İşte bunları bekliyorum eşimden.. Bana işler konusunda biraz destek olmasını, sözleriyle beni anladığını hissettirmesini istiyorum.. Aslında yeniden hayatı paylaşmak istiyorum..
Biz kadınlar zaten doğumdan sonra emzirme döneminde ekstra kilolar alıyoruz ve güzelliğimizi bir süreliğine bir tarafa bırakıyoruz.. Bir de eşimiz bizi anlamazsa, yanımızda olmazsa biz nasıl toparlanacağız?
Bu yüzden, umarım bu yazımı okuyan erkekler vardır.. Ne olur eşlerinizin ne kadar harika işler çıakrttığını görün, onları önemseyin, takdir edin ve elinizden geldiğince destek olun.. Onların doğumdan sonra, hem bedensel hem de ruhsal açıdan eski eşiniz olmaları sizin elinizde. Siz onlara ne kadar değer verirseniz, onlar da size o kadar değer verir, sizi o kadar önemser.. Siz ona ne kadar yardım ederseniz, o da kendine o kadar zaman ayırabilir, kendini yalnız hissetmez, mutsuz olmaz..
Bu yazıyı keşke benim eşim de okusa.. Ben onunla konuşamıyorum.. Dün konuşmak istediğimi, evliliğimizin iyi gitmediğini, konuşmazsak daha kötüye gideceğini söyledim. Beni dinlemedi. Konuşmak istemedi..

Ben ne yapabilirim söyler misiniz?
Bu durumu kabullenip hayatıma böyle devam etmeli miyim?
Ondan artık hiç bir şey beklememeli miyim?
Tüm mutluluğu bebeğimde mi bulmalıyım?
Artık yalnız olduğumu kabul mu etmeliyim?
Evde onun da işlerini yapıp, hem de ağzımı açmayıp, her işi mükemmel yapıp, çalışıp eve para getirip, çocuğumu büyütmeli, onun huzurunu kaçırmadan mı yaşamalıyım?

Bu, çok adaletsiz değil mi?
Bu, çok kötü bir hayat değil mi...


Çocuk ve sonrasında değişen evlilikler üzerine

Benim de herkesin imrendiği mükemmel bir evliliğim vardı.. Eşimle birbirimizi öyle çok severdik ki.. İnsanların gözünde ideal çift bizdik.. Evliliğimizin tadını çıkartmak istedik ve 4 yıl çocuk falan düşünmedik, gezdik tozduk.. Çok da iyi ettiğimizi şimdi anlıyorum..

Şimdi dünyalar tatlısı 6 aylık bir kızımız var. Ancak evliliğimiz tamamen değişti.. Birbirini çok seven çift gitti, birbirine tahammül etmekte zorlanan bir çift geldi.. Ailece bir aktivite olsun diye bir yere gezmeye gitsek, kızım ağlayınca eşim bana kızar oldu. Sanki ben acıktım, ya da sanki ben altıma yaptım:) Kısacası birlikte geçirdiğimiz zamanlar o kadar değişti ki, biz de değiştik, anne baba olduk ama biraz da birbirimize karşı gıcık insanlar olduk:)
Benim evliliğimin bu denli değişmesinin sebebi aileler oldu. Çocuk olduktan sonra ailelerle bir arada yaşıyorsun istemesen de.. Özellikle de çalışıyorsan.. Bizde "senin annen - benim annem" meseleleri çok fazla oldu.. Bu konunun bir evlilikte, evliliği bitirecek kadar önemli bir konu olduğunu bilmeme rağmen, evliliğimin bu rüzgara kapılmasına engel olamadım..

Ben 3 kişi olalım istedim, ben, eşim ve kızımız.. Onun ailesi bizimle kalmak istedi.. Eşim onlara hak verdi.. Ben problemli insan oldum.. Loğusa halimde değişen hormonlarım, uykusuzluğum, ve benden süt bekleyen minicik bebeğime yetebilmenin hengamesinde, bir de insan ilişkileriyle boğuştum.. Kendi hislerimle boğuştum.. Ama olmadı.. Krizler çıktı.. Sonunda afedersiniz ama evililiğimizin içine edildi! Bu konuyla ilgili ayrıntıları "Torun olunca gelinlik, kayınvalidelik bir başkaymış.." yazımda sizlerle paylaşıyorum. 

Şu an kriz çözüldü gibi. Şimdi genellikle benim istediğim gibi 3 kişiyiz.. Ama evliliğimiz eskisi gibi değil.. Asıl kötü olan da, asla eski sevgi dolu günlerimize dönmeyeceğimizi düşünüyor olmam..

Artık birbirimize tahammülümüz azaldı.. Bebekten önce birbirimizde sevdiğimiz, kabul ettiğimiz bir çok karakter özelliklerimiz, bebekten sonra gözümüze batmaya başladı. Küçücük olaylardan sonra birbirine 1 gün trip yapan insanlar oluverdik. Birbirimizi öpmek, el ele tutuşmak anlamsız ve görev gibi olmaya başladı..Güzel sözcükler sadece bebeğimize söylenir oldu.. Aşkım da bebeğimiz oldu, canım da, hayatım da, bir tanem de, herşeyim de.. Tüm sevgi sözcükleri onun oldu..  
Zaman zaman bebeğimin yüzüne bakıp düşüyorum.. Bu minicik melek yüzlü kızım için herşeye değer.. O büyük aşkın bitmesine bile değer.. İyi ki varsın canım kızım..
Şu andan itibaren yapılacak tek şey yeni evli çiftlere mümkün olduğunca birbirinizin tadını çıkartın demek olacak herhalde çünkü hemen her çift çocuktan sonra aynı sorunları yaşıyor.. Allah hepimizin yardımcısı olsun..

Torun olunca gelinlik, kayınvalidelik bir başka..

Bu gün sizlerle hamile olduğum andan itibaren değişen kayınvalide-gelin ilişkilerimiz üzerine paylaşımda bulunmak istiyorum:

Benim kayınvalidem, gördüğüm ilk anda sevdiğim, çok iyi kalpli, yumuşak, kırılgan, hanım hanımcık, oğluna karşı beni hep savunan şeker mi şeker bir kadındır.

Biz İstanbul'da yaşıyoruz, kayınvalidem ve kayınpederim ise Burdur'da.

Kayınvalidemle tek sorunumuz ; ki hamileliğime kadar bu durumu bir sorun olarak görmüyordum, tüm tatillerimizde onlarla birlikte geçirmemizi beklemesiydi. Biz her tatil olduğunda Burdur'a gitmeliydik, biz gidemezsek onlar hop atlayıp bize gelip haftasonu kalmalıydı.. Başta her tatilde valizleri hazırlayıp yola çıkmak güzeldi. Bir zaman sonra eşim tatil için önceden Burdur'a bilet alırken bana sıkıntılar gelmeye başladı. Ama Burdur'a gittiğimizde çok büyük sevgiyle karşılanınca, yine bu durumu önemsememeye çalıştım. Taa kii hamileliğime kadar..

Sonunda hamileliğim gerçekleşti.. Bir bebeğimiz olacak, hayatımız tamamen değişecek, ben çalışmak zorunda olduğum için bir süre sonra bebeğimize "bir anne" nin bakması gerekecekti.

Benim annem de İstanbul'da bana çok yakın ikamet ediyor. Ben de hayatımda hep bir bebeğim olursa onu anneme emanet edeceğimi düşünürüm..

Bir "anne" nin bebeğime bakması konusunda beni hala sinirlendiren olaylar başladı.. Kayınvalidem ve kayınpederim, torunlarına kendileri bakmaya karar vermiş! Onların hayali torun büyütmekmiş!.. Sürekli her lafın arasında "torun olunca ona biz  bakacağız, siz bize de bir oda hazırlayın, biz de Burdur'da torunumuza oda hazırlıyoruz, siz torunumuzu bize bırakın ne yaparsanız yapın" gibi laflar.. Ben de her onlar böyle dediğinde, "teşekkür ederim, işe başladığımda annem yakınımda, o bakacak bebeğe" dedim. Bıkmadan, ısrarla, ve çok sıkılarak hatta artık sinirlenerek sürekli bunu söyledim. "BEBEĞİME ANNEM BAKACAK!"

Büyükler işin içine girince, evliliğin büyüsünün bozulduğuna inanıyorum. Her sene Burdur'da geçirdiğimiz 1 haftada bile, kayınvalidem ve kayınpederimle bir arada yaşamak, hatta sürekli gelen dayı, hala, teyzeler ve çocuklarıyla birlikte olmak, evliliğimizin tadını kaçıyor.. Bebeğimiz aramıza katıldığında, biz yine 3 kişi olalım istiyorum.. Ben işe başladığımda annem gelip gidip bebişe baksın, ya da biz bebeği götürüp getirelim, ama akşam olduğunda, işten döndüğümüzde, birbirimize ayıracağımız o tek vakit geldiğinde, anne babalarla olmayalım.. Kendimiz kalalım, ayağımızı uzatalım yatalım, rahat rahat giyinelim, sohbet etmek zorunda olmayalım misafirlerle, sadece sarılalım oturalım.. Bunları istedim.. Çok şey mi istedim? Kendi hayatımla ilgili, kendi bebeğimle, kendi düzenimizle ilgili ben kayınvalidemden farklı bir plan yaptım.. Sanırım tüm suçum buydu.. Kendi hayatımla ilgili plan yapmak..

Hamileliğim boyunca beni üzen tek konu buydu. Sürekli bu konuyu düşünüyordum.. Bebekten sonra nasıl bir hayatımız olacak? Ben nasıl bu insanaları kırmadan derdimi anlatacağım? Nasıl bizim hayatımıza bu kadar müdahale ederler?

Nitekim doğum anı yaklaşıyordu.. Kayınvalidemler artık sık sık İstanbul'a geliyorlardı. Doğum sonrasında bir kaç gün bizde kalacaklarını biliyordum. Bundan kaçış yoktu. Oysa ben her kadın gibi lohusalık dönemimi annemle geçirmek istiyordum...

Eşime bu konuyu açtım. Bebeğimizi yaşayalım dedim, üçümüz olalım, en çok 1 hafta 10 gün anneler kalsın sonra gitsinler dedim. Ama o bana hep bu durumu abarttığımı söyledi. Annelerin bizimle yaşamasının bir sakıncası olmadığını söyledi. Tam bir hayal kırıklığı yaşıyordum..

Sonunda doğum oldu, evimize geldik. Evimiz kutu gibi, 1+1. Misafir için yatacak bir tek koltuğumuz var. Ben tabi annemin benle kalacağını düşünüyorum. Ama ne oldu dersiniz? Kayınvalidem kendine bir yer yatağı yaptı, ve bizimle kalmaya başladı..! Evde iki tane anne.. Ne kadar gereksiz.. Üstelik bu kadın neden bu kadar yapışkan? Neden beni anlamıyor hala? Neden bu kadar inatçı? Giderek daha çok boğuluyor ve öfkeleniyordum ona karşı.. Bebeğime dokunmasın, sevmesin istiyordum.. Her hareketi bana batıyordu..

Eşime söz verdiğim gibi 10 gün bitmişti ve biz hala iki anne, ben, eşim ve bebeğimle yaşıyorduk. Ben eşime yeniden konuyu açtım. Anneleri gönderelim mi artık dedim, ben sıkıldım dedim. Eşim de bana sarılıp "bak çok güzel bir şey yaşıyoruz, herkes ne kadar mutlu, ne olur sorun çıkartma, her şeyi berbat etme" dedi.. Yine eşim beni bir başıma bırakıyor ve "tek sorunlu kişi sensin, sus" diyordu bana.

Böylece günler geçti.. Kendi annem 20. günün sonunda evine döndü.. Kayınvalidem ise 40 gün bizde kaldı.. Hayal ettiğim gibi lohusalığımı annemle birlikte yaşayamadım..

Şimdi kızım 8 aylık. Kayınvalidem ve kayınpederim sık sık bize gelmeye devam ediyorlar. Evliliğimin üstünden bir tır geçmiş gibi diyebilirim. Ben onlara güler yüz gösteremiyorum.. İster istemez surat yapıyorum.. Bağıra çağıra bebeğimi sevmelerine tahammül edemiyorum.. Onlar da bana karşı kırgınlar böyle olduğum için.. Sonuçta ne onların istediği hayatı, ne de benim istediğim hayatı yaşayabiliyoruz.. Bu geçirdiğimiz süreç bizi çok yıprattı.. Eşim artık ailesiyle ilgili hiç bir konuyu bana anlatmıyor, sürekli onlarla telefonda konuşuyor.. Beni dışladı diyebilirim. Herhangi bir konuda onlar haklı ve ben hep haksızım, ben kötüyüm.. Artık beni sevmiyor bile diyebilirim.. Sanki bir tercih yapması gerekiyordu ve o ailesini seçti, bana tamamen sırtını döndü..

İşte böyle.. Allah hakkımızda hayırlısını nasip etsin. Benim gibi sorunlar yaşayan herkesin Allah yardımcısı olsun.. amin.
 

0 yorum :

Yorum Gönder