8 Mayıs 2013 Çarşamba

Biz de sonunda ilk sağlık problemimizle tanıştık. Besin alerjisi!

Bebişimin kakasında nokta nokta kan olduğunu fark ettik. Hemen doktorumuza danıştık. Bize süt alerjisi olabileceğini, çok yaygın bir durum olduğunu, süt ve süt ürünleri yemeyi hemen kesmemi söyledi. 1 ay hiç bir süt ürünü yemedim.. Ancak bebişimin kakasından kan gelmeye devam ediyordu, hatta artmıştı diyebilirim. Doktorumuza tekrar danıştık. Bize bir süt alerjisi testi yaptı. Test negatif çıktı. Ancak bu sonuç kesinlikle süt alerjisi yoktur demek için yeterli değilmiş. Eğer pozitif olursa "kesin süt alerjisi var" demek için anlamlı bir testmiş.. Bunun üzerine doktor benden yumurta yemeyi de kesmemi istedi. 3 hafta kadar da hem süt hem de yumurta rejimime devam ettim. Ancak kan durmuyordu..

İnternetten araştırdığımda bu durumu yaşayan çok fazla annenin yazılarına ulaştım. Ancak genelde bebeklerinde kilo alma problemi olduğundan, sürekli kusma, ya da huzursuzluk gibi şikayetler bulunduğundan bahsediyorlardı. Benim bebeğimde bunların hiç biri yoktu.

Bir süre sonra doktorumuz, ve tanıdığımız doktor yakınlarımız, bir gastroenteroloji uzmanına gitmemizi söyledi. Bunun üzerine Göztepe Eğitim Araştırma hastanesinde bir doktora başvurduk. Bu doktor da benden dana eti, fındık-fıstık, deniz ürünleri de yememem gerektiğini söyledi. Artık yiyebileceğim sadece sebze ve meyve kalmıştı.. Bir taraftan da süt üretmem gerekiyordu.. Ne zor günlerdi Allah'ım.. Bu diyete de 3 hafta devam ettim. Ancak kan hiç bir şekilde durmuyordu.. En sonunda yine kendi doktorumuzun tavsiyesiyle Bağlarbaşı Academic Hospital hastanesine başvurduk.. Burdaki doktorlar Marmara Üniversitesi mezunu idiler ve genelde profesörlerdi. Çocuk Gastroenterolojisi ve beslenme alanında profesör olan Deniz hanım ve Ender bey arasında kalıp, Ender beye gitmeye karar verdik. Ender Pehlivanoğlu. Ender Bey, çok sıcak, insana çok güzel yaklaşan, halden anlayan bir insandı. Bana herşeyi yememi söyledi! Özellikle de çok çeşitli beslenmemi, manda yoğurdu, keçi sütü, koyun peyniri gibi farklı ürünler tüketmemi istedi. O kadar mutluydum ki uzun zamandır yemediğim ne varsa hepsini yemek istiyordum:) parti zamanıydı:)

10 gün her şeyden yedim, özellikle de istediği gibi çeşitli hayvan ürünleri tükettim. Ama kan durmuyordu.. İkinci kez Enden hocayı ziyaret ettiğimizde, bize kolonoskopi yapmak istediğini, bu esnada biyopsi de yapacağını söyledi. Üstelik bayıltmadan ve uyuşturmadan.. Zaten bağırsakta his yoktur, fitil atar gibi yapacağım, o hiç bi şey anlamayacak, 6 dakikada işlemi tamamlayacağım dedi. Bu süreç boyunca en korktuğum şey buydu. KOLONOSKOPİ!

İnternetten kolonoskopiyle ilgili çok kötü şeyler okumuştum. Forumlar kolonoskopi isteyen doktorlardan kaçan anne babalarla doluydu! Ben de bebeğime bunu yapmak istemiyordum.. Kendime de.. O ağlarken nasıl dayanacaktım.. Ona yardım edemeyecek, kurtaramayacaktım.. O 6 dakika nasıl geçeceti.. Üstelik buna gerçekten gerek var mıydı? Bütün bunlar para için de olabilirdi? Çünkü bu yöntem için doktorumuz 3.5 milyar masraf çıkartmıştı!

Bu düşünceler içinde boğuşup araştırmalarıma devam ederken sürekli karşılaştığım bir isim vardı. Fügen Çullu Çokuğraş.. İnternette kimsenin çözemediği alerji vakalarını çözen kadın olarak karşıma hep o çıkıyordu. Tanıdığımız sağlık sektöründeki herkes de Fügen hanıma gidicez, tanıyor musun deyince, Fügen Çullu mu diyerek bizi şaşırtıyorlardı.

Sonra Fügen hanımı aradım. Randevuları ful dolu. 1 ay sonraya randevu bulabiliyorsunuz. Araya tanıdıklar sokarak 2 hafta sonraya randevu alabildik.

Fügen hanım, çok ciddi, mesafeli bir bayan. Hatta soğuk da diyebilirim. Ender Beyden bahsettiğimizde, "onunla uyuştuğumuz tek nokta, alerjik bebeklere rota virüsü aşısının yapılmaması" dedi. Eşimle birbirimize baktık ve tıppa güvenimizi bir kere daha yitirdik.. İki tane aynı alanda uzman profesöre gitmiştik ve anlaştıkları tek konu bu muydu!! Kime güvenecektik.. Ne kadar çaresizdik.. Mecbur ne derse yapacaktık..

Fügen hanım, kolonoskopinin yapılacak en son şey olduğunu söyledi. İçim rahatlamıştı. Bu sözüyle kendisine biraz ısındım.

Bebeğimde tekli ya da çoklu besin alerjisi olabileceğini söyledi. Bu ürünleri bulmamız gerekiyordu.. Bana yeni bir diyet programı verdi. Her gün yediklerimi yazmam için bir defter tutmamı, sonunda da kan var ya da yok diye belirtmemi istedi. Bir de kalprotektin testi istedi. Test sonucumuz iyi. Yeni diyetime göre, süt ürünleri (yoğurt hariç) yok, ama keçi peyniri yiyebilirim. Turunçgiller, susam, tahin, fındık-fıstık, çilek, vişne, ahududu, ayçiçek yağı, kabuklu deniz ürünleri yasak. Bu diyeti yaptığım 3. günden beri de kan gelmiyor inanır mısınız! Ama her gün her bezini içimde bir korkuyla açıyorum. Allah'a şükür galiba bu diyet işe yaradı.. Diğer diyetlerle karşılaştırınca, kendim, kızımın tahine alerjisi olduğunu düşünüyorum. Çünkü süt olsun diye her gün helva yiyordum:)

Bakalım 5 gün sonra randevumuz var, sanırım diyetimdeki bazı ürünleri yemeye başlatacak beni:) Çok heyecanlıyım:) Acaba neleri yiyebileceğim:) Size mutlaka yazacağım.

5 Mayıs 2013 Pazar


Doğumdan sonra kadının eski hayatına dönmesini sağlayacak kişi eşidir..
anne olmak, doğum, bir kadına muhteşem duygular tattırmasının yanında, yeni sorumluluklar, görevler, alışyepyeni bir ılması gereken yepyeni bir hayatı da yanında getiriyor..
Kadın, hamileliğinden itibaren, hem fiziksel olarak, hem ruhsal ve hem de psikolojik değişiyor, bambaşka bir hayata adım atıyor. Doğumla birlikte, hem uykusuz gecelere, hem bebeğine süt üretebilmek için yepyeni bir yemek düzenine, hem de bebeğinin hep yanında olmak için yepyeni bir hayat düzenine geçiş yapıyor..
Ben gezmeyi çok seven bir insanım. Hem de çalışan bir bayanım. Bebişimden önce her hafta sonu eşimle cebimizde aylık akbil, o semt senin bu semt benim, İstanbul turu yapardık. Şu an bebişim 8 aylık, ve geçen hafta çok dışarı çıkarttım diye hasta oldu. O yüzden kaç gündür evdeyim.. Kuzumu iyileştirmek için.. Eşim de dışarılarda.. O bebekten önceki hayatımıza tek başına devam ediyor.. Üstelik ben ona kendimi anlatamıyorum.. Hatta ona herhangi bir söz edecek olsam, yine başlıyoruz diyor ve beni dinlemiyor bile.. Artık konuşamıyoruz.
Oysa ben ondan, bebekten önceki zamanlarımızda olduğu gibi beni çok sevmesini, bana şevkat göstermesini, bu fedakarlıklarımı görmesini, takdir etmesi, beni anladığını göstermesini bekliyorum..
Yani geceleri saat başı uyanıp, her gün azıcık uykuyla dolaştığımı bilsin..
Gün içinde bebeğime süt olsun diye sürekli yiyecek bir şeyler hazırlayıp yemeye çalıştığımı görsün..
Bebeğimin besin alerjisi olduğundan bir sürü gıdayı yiyemiyor oluşumun verdiği kötü psikolojiyi anlasın, bana hak versin.. İnanın sadece bu bile insanın bir süre sonra psikolojisini bozuyor.. Ben bu durumumu size "Bebeğimin besin alerjisi var" adlı konumda ayrıca yazdım. Canım çikolata istiyor, pastanedeki her türlü tatlıyı istiyor, ekmeğime tereyağı ya da kaymak sürüp üstüne bal koyup yemeği istiyor.. Döner, kebap, çilek.. yiyemediğim ne varsa yemek istiyorum ve sebze yiyip duruyorum..
Bu güzel bahar havalarında herkes gezerken evde oturmak zorunda olmanın verdiği psikolojiyi anlasın..
İkimiz de çalışıyor olmamıza rağmen evdeki her işi benim yapıyor olmamın verdiği psikolojiyi ve beden yorgunluğunu anlasın.. Yardım beklediğmde oflayıp poflayıp kendini dışarılara atmasın..
İşte bunları bekliyorum eşimden.. Bana işler konusunda biraz destek olmasını, sözleriyle beni anladığını hissettirmesini istiyorum.. Aslında yeniden hayatı paylaşmak istiyorum..
Biz kadınlar zaten doğumdan sonra emzirme döneminde ekstra kilolar alıyoruz ve güzelliğimizi bir süreliğine bir tarafa bırakıyoruz.. Bir de eşimiz bizi anlamazsa, yanımızda olmazsa biz nasıl toparlanacağız?
Bu yüzden, umarım bu yazımı okuyan erkekler vardır.. Ne olur eşlerinizin ne kadar harika işler çıakrttığını görün, onları önemseyin, takdir edin ve elinizden geldiğince destek olun.. Onların doğumdan sonra, hem bedensel hem de ruhsal açıdan eski eşiniz olmaları sizin elinizde. Siz onlara ne kadar değer verirseniz, onlar da size o kadar değer verir, sizi o kadar önemser.. Siz ona ne kadar yardım ederseniz, o da kendine o kadar zaman ayırabilir, kendini yalnız hissetmez, mutsuz olmaz..
Bu yazıyı keşke benim eşim de okusa.. Ben onunla konuşamıyorum.. Dün konuşmak istediğimi, evliliğimizin iyi gitmediğini, konuşmazsak daha kötüye gideceğini söyledim. Beni dinlemedi. Konuşmak istemedi..

Ben ne yapabilirim söyler misiniz?
Bu durumu kabullenip hayatıma böyle devam etmeli miyim?
Ondan artık hiç bir şey beklememeli miyim?
Tüm mutluluğu bebeğimde mi bulmalıyım?
Artık yalnız olduğumu kabul mu etmeliyim?
Evde onun da işlerini yapıp, hem de ağzımı açmayıp, her işi mükemmel yapıp, çalışıp eve para getirip, çocuğumu büyütmeli, onun huzurunu kaçırmadan mı yaşamalıyım?

Bu, çok adaletsiz değil mi?
Bu, çok kötü bir hayat değil mi...